•  Bir bakkal dükkanını aratmayacak ürünlerim var.Çocukluğumun güzel anılardan biri de sarelle çeşmesiydi..O zamanlar çikolata musluğuna ağzımı dayayıp kana kana çikolata içmeyi hayal etmişimdir.Şimdi düşüncesi bile şekerimi yükseliyor.

    Bir bakkal dükkanını aratmayacak ürünlerim var.Çocukluğumun güzel anılardan biri de sarelle çeşmesiydi..O zamanlar çikolata musluğuna ağzımı dayayıp kana kana çikolata içmeyi hayal etmişimdir.Şimdi düşüncesi bile şekerimi yükseliyor.

  • Lions

    Lions

  • Snowalker

    Snowalker

  • Howling

    Howling

  • Sunbathing

    Sunbathing

26 Mart 2014 Çarşamba

Zumba

Herkese merhaba.Şu sıralar neyle meşgulüm sizinle paylaşayım istedim.Bu kışı sürekli yiyerek geçirdim ve sağlıklı olmak adına pek bir şey yapmadım.Bu pişmanlıkla bir spor salonuna üye oldum,haftada 3 gün gidiyorum.2 gün zumbaya 1 gün de karın kaslarını kuvvetlendirme egzersizlerine katılıyorum.Daha yeni başladım ama zumbaya bayıldım.Zumba latin dansları ile aerobiğin karışımından oluşan bir egzersiz türü.Kollarım ile bacaklarım birbirinden bağımsız hareket etmekte zorlansa da figürleri artık yapabiliyorum.50 dk yapılan zumba programında yaklaşık 400kalori harcanıyor.Bakalım bende  ne kadar etkili olacak.Sizin için benim yaptığım zumba hareketlerine çok benzeyen hareketlerin olduğu bir video koyuyorum.Deneyin çok eğleneceksiniz.

Not:Bel fıtığı,menisküs ya da kalp ritm probleminiz varsa denemeyin.


6:50.dakikadaki hareketi yapabiliyorum.Hadi deneyin bakalım siz yapabilecek misiniz :))

23 Mart 2014 Pazar

Haftasonu kahvaltısı

İzmir'de hava muhteşemdi hatta arabadaki derece 28'i gösteriyordu.Hal böyle olunca çoluk çocuk dışarıda kahvaltı edelim dedik.Urla'da çok güzel kahvaltı mekanları var,bunlardan biri de fotoğraflarını koyduğum ''vera melissa''adlı yer.Dekorasyon ve yeşil alan konusunda çok iyi bir yer.Kahvaltı konusuna gelince,çeşit fazla ama lezzet orta,servis ise gerçek bir felaket.Tam 45 dakika kahvaltı bekledik.Deniz öyle huysuzlandı ki anlatamam,bir ara şekeri düştü sanırım ''kahvaltı gelsin artık'' diye bas bas bağırıyordu.
 Mekanın güzel bir bahçesi ve kümes hayvanları var.Hatta kümeste daha önce görmediğim bir tür tavuk vardı.Tavuklar sanki çamaşır makinasına atılmışta bembeyaz pamuk kıvamında kabarıp çıkmış gibi görünüyordu.Çocukların hoşuna gitti.Tavuklara öyle çok şaşırmışım ki fotoğrafını çekmeyi unutmuşum.

                                         
                    Orjinal bir dekorasyonu var.Özellikle yüksek tavanlı,bol ışıklı girişi etkileyici.





Deniz,Ada ve Zeynep parkta çok eğlendiler.


Bazıları kahvaltıdan umudu kesip değişik aktivitelere girişti.Gülşah dakikalarca salıncak sallayıp tüm enerjisini bitirirken,Deniz dengesini geliştirdi.
Oğlumun mutsuzluğu yüzünden okunuyor.Bu mekana gitmeden evvel birşeyler atıştırıp gitmenizi öneririm.Kahvaltı beklerken şekeriniz düşebilir ve pazar gününe asabi bir başlangıç yapabilirsiniz.


                                                       Herkese mutlu haftalar diliyorum.

17 Mart 2014 Pazartesi

Çiçeksiz hayat

Çiçekleri ne kadar sevdiğimi bilmeyen yoktur.Ama,sevgim karşılıksız bunu anladım.Ufak bir gözlem yapınca gördüm ki evimde çiçekli bitki yaşamıyor.Evin içinde sıcaktan,dışarıda da rüzgardan çiçekler dökülüyor.Yeni aldığım laleler yapraklarını döktü,yazın lavanta almıştım onu bile öldürdüm.
Succulentleri dayanıklılıklarından dolayı seviyorum ama ihtişamlı çiçekleri olmuyor maalesef.Kadınlar günü dolayısıyla hastalarımdan biri aşağıdaki eflatun çiçekleri getirmişti.Daha 10 gün geçmeden bitki yoğun bakıma girdi.Rica etsem bana dayanıklı çiçekli bitki söyler misiniz?(sardunya hariç)


                         Bu çiçeğin ismi ''kardeş kanı''ymış.İnsan bir çiçeğe neden böyle bir isim verir ki ?


Kenardaki bildiğimiz kılıç çiçeği.


Bu da hayallerimdeki çiçek ''Areca''.Geçen gün tam alıcaktım,seradaki amca '' güneş gören ve kalorifer yanı gibi fazla sıcak olmayan bir yere koy, yoksa ölür''deyince vazgeçtim.Şimdilik şartları sağlayamadım.


Bu çiçeklerin isimlerini bulamadım ama çok beğeniyorum.Alttaki kauçuk olabilir.




14 Mart 2014 Cuma

Sehpamın öncesi ve sonrası

Bu hafta herkes için olduğu gibi benim için de zor bir haftaydı.Kafamı dağıtmak için yarım bıraktığım sehpamı tamamlamadım.Sonuç,beklediğimden iyi oldu.Meltem'in blogunda sehpasını boyadığını gördüm ve ondan aldığım bir cesaretleişe koyuldum.Pinterestte görüp beğendiğim bir uygulamayı da sehpama eklemeyi unutmadım.


İkili sehpanın üzerinde sıcak içeceklerden kalma izler vardı.Anlaşıldığı gibi bardak altlığı bizim evde pek kullanılmıyor.Boyarsam izler kaybolur diye düşündüm.Önce sehpanın her yerini zımparaladım,bu işlem boyanın tutması için gerekli.Sonra Polisan'ın parlak beyaz ahşap boyasıyla 5 kat evet yanlış okumadınız tam 5 kat boyadım.İlk 2 katını normal fırçayla boyamak gibi bir hata yaptım.Hata diyorum çünkü boya kuruduğunda fırçadan akan fazla boyanın izleri kaldı(boyaya elim pek yatkın değil)Ruloyla geçsem bile birkaç yerinde boya damlacıklarının izi kaldı.Siz boyayacak olursanız mutlaka ama mutlaka rulo fırça kullanın.



Boya tam kuruduğu zaman yani ertesi gün sehpanın boyutlarına uygun kestirdiğim çıtaları,ahşap tutkalıyla yapıştırdım.Çıtaların birbirinden ayrılmadan yapışması için kalın bir iple bağladım.Bakınız: kırmızı fiyonklu foto.

En son aşamada,ham ahşabın üzerine ceviz ağacı renginde cila attım.Tek kat sürmek yeterli.Cila ertesi güne ancak kuruyor.İki kat yapacaksanız alttaki katın kurumasını bekleyin.


Cila boyanın üzerine taşarsa ıslak bir bezle hemen silin.Boyanın rengini sarartıyor.


                                                  Bitmiş hali budur.


                                                 Herkese iyi haftasonları diliyorum.

11 Mart 2014 Salı

söylesem tesiri yok,sussam gönül razı değil...

Bugün oğluma yemeğini yedirmeye uğraşırken birden gözlerim doldu.Aklıma,benim en güzel yiyecekleri yedirmek için uğraştığım,birlikte en iyi zamanı geçirmek için çabaladığım,saçlarını koklamaya doyamadığım,canı ufacık yansa kalbimin acıdığı oğlumun başına kötü bir şey gelse ben ne yapardım sorusu düştü? İçim yandı.Hissettiklerim ailesinin acısının yakınından bile geçmez.Allah ailesine sabır versin.Ve bunun sorumlularının vicdanları hayat boyu onları rahat bırakmasın.

9 Mart 2014 Pazar

Çalışkan pazar

Herkesin iyi bir haftasonu geçirdiğini umuyorum.Bizimki herzamanki gibi iki güne sıkıştırılmış bir sürü aktiviteyle geçti.

23 Mart'a kadar sürecek olan kukla günleri etkinliğini kaçırmak istemedik ve ilk olarak İtalyan kuklacıların gösterisi ''Nansa ve Nonso''yu izledik.İçerik olarak kadın erkek ilişkilerini anlatıyordu ama kuklaların hareketleri Deniz'in çok hoşuna gitti. İzmir'de yaşıyorsanız,kendinizin ve çocuğunuzun ufkunu genişletmek istiyorsanız mutlaka gidin,çok seveceksiniz.www.izmirkuklagunleri.com'dan etkinlik takvimine bakabilirsiniz.

Pazar günü çamaşır yıkama vb işlere ayırdığım yoğun günlerden biri.Ama,bu hafta canım iş yapmak istemedi,haftaiçine erteledim.Onun yerine hobilerime zaman ayırdım.Salonda duran ikili sehpamı boyadım.Henüz tamamıyla bitiremediğim için fotoğraflarını koymadım.Boyama işlemi sırasında,kendime şöyle bir rutin oluşturdum.Sehpayı bir kat boyayıp kuruması için balkonda bıraktım,o kururken Deniz'in ninja kaplumbağalarıyla oynadık :)Bitmiş halini ben de merak ediyorum.


''Ninja kaplumbağalar karavanla sahile gidiyor''oyunumuzun adıydı.Oyunumuz dediğime bakmayın ben sadece bir piyondum.Oğlum ne diyorsa onu yaptım.Çünkü kendimden bir şey katmam yasaktı.İşte repliklerimden biri ''sen aklını mı delirdin Leonardo'' demem gerekiyordu.Çok güldüğüm için diyemedim ve azarı yedim.


Buz Devri etkinlik kitabımızla çalıştık.Bu tür kitaplar hem eğlenceli hem de el becerilerini geliştiriyor.İçeriğine Ykm'nin kitap bölümünden bakabilirsiniz.Korsanlar,Buz Devri,Sanat bizde olanlar.


Oğlum bir gün evvelki kukla gösterisinden çok etkilenmiş olacak ki  hemen ertesi gün kötü kalpli kurt ve büyükannenin hikayesini canlandırdı(oyununda kırmızı başlıklı kızın adı bile geçmedi)


Her film ve tiyatroda olduğu üzere,kötü kalpli kurt ve büyükanne set arkasında iyi arkadaşlar :))


Ben bloguma yazı yazarken oğlumda bana resimler yaptı.Resimde ineğin kafasını okşayan tap tap yapan Deniz'i bulunuz :))

5 Mart 2014 Çarşamba

Kepekli dereotlu poğaça

Bu aralar vaktimin çoğunluğunu mutfakta  geçirdiğim blog yazılarımdan anlaşılıyordur sanırım.Dün akşam misafirlerim gelecekti,hızlı ve pratik birşeyler yapmam gerekliydi.Eldeki malzemelerle bakın ortaya ne çıktı.


Mezuniyetten sonra İstanbul'da ilk işe başladığım yer,Nişantaşı'ndaki Görgülü Pastane'sinin üst katıydı.Pastanede yapılan tüm poğaça,kurabiye vb şeylerin kokusu direkt üst kata gelirdi.Sabah işyerine çıkmadan evvel mutlaka Görgülü'ye uğrar ve meşhur dereotlu kepekli poğaçasından alırdım.Sıcak sıcak kaç tane yediğimi anlamazdım.Bu yaptığım poğaça oradaki lezzeti yakaladı ve üstelik yağ oranı daha az.


Malzemeler:
  • 1 su bardağı yoğurt
  • 1 su bardağı zeytinyağı(kepeksiz un kullanıcaksanız yağı azaltabilirsiniz)
  • 1 yumurta(beyazı hamurun içine koymak için ,sarısı poğaçaların üzerine sürmek için)
  • 1 kabartma tozu
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • Yaklaşık 4 su bardağı kadar kepekli un
  • 1 küçük demet dereotu
  • Beyaz peynir(yağsız olursa daha iyi) yada içine ne koymak isterseniz.Patates,ceviz,zeytin,kuru domates,tulum peyniri,lor vb

Yapılışı:
Yoğurt,yağ ve yumurtanın akını aynı kapta karıştırın.Sonra kabartma tozu ve tuzu ekleyip karıştırın,ardından da ince kıyılmış dereotunu koyun.Artık unu yavaş yavaş ekleyebilirsiniz.Ele yapışmayan tabiri caizse kulak memesi kıvamında bir hamur olana kadar un ekleyin.Bu hamurdan iri bir ceviz büyüklüğünde parçalar kopartın,içini açın ve ezdiğiniz beyaz peynirden koyup,kapatın.Yuvarlayarak şekil verdikten sonra fırın tepsisine dizin.Üzerlerine yumurta sarısını sürün(yumurta sarısı az gelirse takılmayın,yumurtasız da güzel oluyor)İsterseniz çörekotu serpebilirsiniz.Fırında 180-190 derecede yaklaşık 40 dakika pişirin.

Afiyet olsun.

2 Mart 2014 Pazar

Tığ işi yatak örtüsü

Merhaba,umarım herkesin haftasonu iyi geçmiştir.Biz bu haftasonunu gezerek geçirdik.Cuma akşamı oğlumla anneanne ve dede ziyareti için evden çıktık ve bu sabah erkenden döndük.Çünkü,saat 14'de başlayacak olan Keloğlan Masalları Müzikali'ne eşim ve oğlum için bilet almıştım,ona yetişmemiz gerekiyordu.Onlar baba oğul müzikale giderken ben de biten battaniyemi fotoğrafladım.
Bakınız 18 Şubat 2012'de örtüyü ancak seneye bitirebilirim demişim,bitmemiş ve üzerinden 2 sene geçmiş.Öngörüme koca bir sıfır.
Toplam 132 parça... 45 parçasını ben ördüm.Geri kalan emek kayınvalidem ve arkadaşım Serpil'e ait.Ellerimize sağlık.

                                           
           Ebatları tam istediğim gibi.İçine örtünün ağırlığını artıracağı için astar koymadım.


Hatırlarsanız etek ucunu nasıl bitireceğimi epey düşünmüştüm,sonunda sade bir şey olmasında karar kılmıştım.
Duvarda asılı çerçevenin içinde ilk ve son etamin denemem var.Zaten herzamanki gibi bir heves başladım ve bıraktım.Yine arkadaşlarım tamamlamıştı.Benim yapacağım şey hemen bitecek eğer bitmiyorsa kendi bilir,sürünür ortalarda :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...